Yaz ayları gelince "Sünnet Şölenleri" alır
başını gider Kayseri'de. Kâh toplu merasimler
kâh ferdi programlar yaz aylarında Kayseri'nin
vaz geçilmezleri arasına girmiştir. Şehir,
gösteri yeridir. One Man Show mu idi Nihat
Genç'in kitabının adı. Şehirde de bir adam,
birden çok adama show yapar. Modelli bir araba,
kiralanan salon ve yemek, düt düt şehirde
konvoy....
Haftanın her günü olmak şartıyla özellikle pazar
günleri konvoylar yüzünden birbirine giren
trafik, gürültü kirliliği şehir sakinlerini
çıldırtacak duruma getiriyor. Halbuki düğüne
iştirak edenler sırf konvoyda yaktıkları benzin
paralarını sünnet olan çocuğa verseler, askerden
dönmeye iş güç için sermaye temin edilmiş olur.
Bunlar işin show kısmı... Bir de Allah rızası ve
resulünün sünneti seniyyesi olması hasebiyle
sünneti yaptırılan çocuğun Seyyid Burhaneddin
türbesine götürülmesi, orada dua edilmesi vs.
gibi batıl işler vardır ki duyanların
dudaklarının uçuklaması gereken bu gaflet,
kendiliğinden bir adet halini alıvermiştir.
Resûlün sünneti bid'at ile içki masalarında
günah ile, bir yığın israf ile yaz aylarında
Kayseri'de arz-ı endam ediyor.
* * * * *
hani, "biz böyle mi gördük babmızdan?" tarzında
bir söyleniş vardır, duymuşsunuzdur,
bilirsinizdir, biz babalarımızdan da
dedelerimizden de böyle görmedik efendim. Bizi
bilenler bilir meskun mahal olarak Mimarsinan'ı
kullanırız. Evimiz, şehre nazır olduğu içindir
ki bilhassa yaz aylarında balkonda, bahçedeki
cevizin dibinde ikamet eyleyiveririz. Çoluk
çocuğa bir meşgale oldu artık Havai fişekler.
Gözlerini şehre dikerek nereden, ne zaman
atılacak diye havai fişek gözlemine duruyorlar.
Tamam, kerata atılınca rengarenk ışıklarla güzel
oluyor, birkaç saniyeliğine d olsa göz zevkimizi
okşuyor ama her şeyimizde olduğu gibi, bu işi de
öylesine azıttık ki eskilerin düşünce dünyası da
bizde olmadığı için ne fakir fukaranın gözü
gönlü düşer diye düşünüyoruz ne "ulan bu
gavurların gavurluğudur, ben istemem" diyoruz ne
de Allah'tan korkup kulundan utanıyoruz.
Parası olan düdüğü öttürür diyenleriniz olabilir
ve fakat bu düdüğün sesi de varlığı da ictimai
yapımızda (sanki kaldı mı diyorsunuz?) bir
rahatsızlık meydana getiriyor ise çalınmaması
gerektir. En azından "ben istemem, havai fişek
attırmam kardeşim" diyerek tavır alabilmeliyiz
diye düşünüyorum.
* * * * *
Akşam eve gidiyoruz. Kayseri, bir İstanbul, bir
Ankara olmadığı için trafik lambasında iki - üç
ışık beklemek bizim tuhafımıza gider. Korna
üstüne korna sıkışan trafik ile tıs tıs
gidiyoruz. "Yahu" dedim, "gökten araba mı yağdı
Kayseri'ye?"
Elbet gökten araba filan yağmadı ama anormal bir
artış yaşanıyor. Hani bazı tatil yörelerimiz
vardır, kış ayları nüfusu tabanda iken yaz
aylarında tavana vurur. Kayseri bir tatil yöresi
değil ki. Almancıların trafiğe bir katkısının
olduğu gerçek lakin olsa olsa yüzde kaçtır?
Krizdi hani? Yok yok kriz filan yok. Arabalar
modelli, eski arabalara hemen hemen hiç
rastlanmıyor. Bir de şöforlar usta oluverse...
Geniş caddeleri ve düzenli imarı ile Kayseri
dahi trafik sıkışıklığı yaşıyorsa Allah diğer
vilayettekilere sabır versin. |